[quote]Zazen uygulaması, gerçek doğamızın doğrudan ifade edilmesidir. Samimi olmak gerekirse, insanoğlu için bu uygulamadan başka bir uygulama, bu yoldan başka yaşam yolu yoktur.[/quote]
Şimdi sizlere zazen oturuşundan bahsetmek istiyorum. Tam lotus pozisyonunda oturduğunuzda, sağ ayağınız sol uyluğunuzun üzerine, sol ayağınız da sağ uyluğunuzun üzerine gelir. Bacaklarımızı bu şekilde çaprazladığımızda, bir sağ, bir de sol bacağımız olmasına karşın, ikisi de bir olurlar: İki değil, bir değil. Zihnimiz ve bedenimiz iki değildir; bir de değildir. Eğer zihninizin ve bedeninizin iki ayrı şey olduğunu düşünüyorsanız aynı şekilde bu da yanlıştır. Zihnimiz ve bedenimiz hem iki ayrı şeydir, hem de birdir. Genellikle, eğer bir şey tek değilse o zaman çoktur diye düşünürüz. Oysa gerçek anlamda yaşamımız yalnızca çoğul değil, aynı zamanda tekildir de. Her birimiz hem bağımlıyız, hem de bağımsızız.
Zazen oturuşundaki en önemli şey sırtın dik olmasıdır. Kulaklarınız ve omuzlarınız bir çizgi üzerinde olmalıdır. Omuzlarınızı gevşetin ve başınızın gerisini tavana doğru itin. Aynı zamanda çenenizi içeriye çekin. Duruşunuzu güçlendirmek için aynı zamanda diyaframınızı karnınızın alt kısmına doğru itin. Bu fiziksel ve zihinsel dengenizi korumanıza yardımcı olacaktır. Bu duruşu korumaya çalışırken ilk başlarda doğal bir şekilde solumakta biraz güçlük çekebilirsiniz. Ama duruşa alıştığınızda, doğal ve derin bir şekilde solumanız çok kolay olacaktır.
Elleriniz “kozmik mudra” şeklinde birleşmeli. Eğer sol elinizi orta parmaklarınızın orta boğumları birbirine değecek şekilde sağ elinizin üzerine koyarsanız ve tıpkı aralarında bir parça kağıt tutuyormuş gibi başparmaklarınızı hafifçe birbirine değdirirseniz, elleriniz harikulade bir oval oluşturur. Sanki avuçlarınızın içinde çok değerli bir şey tutuyormuş gibi bu evrensel mudrayı büyük bir dikkatle korumalısınız. Elleriniz bedeninizin karşısında, başparmaklarınız göbeğinizin hizasında olacak şekilde durmalıdır. Kollarınız bedeninizden biraz açıkta, sanki her iki koltuk altınızda kırmadan iki yumurta taşıyormuşsunuz gibi rahat ve serbest bir şekilde dursun.
Yanlara, arkaya ya da öne eğilmemelisiniz. Sanki göğü başınızla taşıyormuşsunuz gibi dik durmalısınız. Bu, yalnızca oturmak ve solumak değildir; bu, Budizmin temel noktasını ifade eder. Sizin Buda doğanızın mükemmel bir ifadesidir. Eğer Budizmi doğru bir şekilde anlamak istiyorsanız, bu şekilde çalışmalısınız. Bu oturuş, zihnin doğru durumunu ele geçirmeye çalışmak değildir. Bu şekilde oturmanın kendisi çalışmanın amacıdır. Bu oturuşu kazandığınızda zihnin doğru durumunu elde edersiniz. Bu nedenle bazı özel zihinsel durumlar elde etmeye çalışmanıza gerek yoktur. Bir şey elde etmeye çalıştığınızda, zihniniz başka şeyleri merak etmeye başlar. Bir şey elde etmeye çalışmadığınızda, zihninizi ve bedeninizi tam burada bulursunuz.
Ayakta durduğunuzda ise topuklarınız arasında kendi yumruğunuz kadar bir aralık olmalı ve ayak parmaklarınız göğüs uçlarınızla bir çizgi üzerinde durmalıdır. Tıpkı zazen’de olduğu gibi karnınızın alt kısmını biraz gerginleştirin.
En önemli nokta, kendi bedeninize sahip olmaktır. Eğer yığılırsanız kendinizi kaybedersiniz. Zihniniz başka yerde olur; böylece kendi bedeninizin içinde olmazsınız. İstenen şey bu değildir. Kendi zihninize ve bedeninize sahip olmalısınız. Her şey doğru yerde ve doğru şekilde var olmalıdır. Böylece hiçbir sorun olmaz. Zihninize ve bedeninize doğru bir şekilde sahip olursanız, geriye kalan her şey doğru yerde ve doğru şekilde var olur.
Fakat genellikle, farkında olmadan kendimiz yerine başka şeyleri değiştirmeye, kendi dışımızdaki şeyleri düzeltmeye çalışırız. Oysa eğer kendiniz düzenli değilseniz, başka şeyleri düzenleyebilmeniz olanaksızdır. Yapmanız gerekenleri doğru zamanda ve doğru bir şekilde yaptığınızda geriye kalan her şey kendiliğinden düzelecektir. “Patron” sizsiniz. Patron uyursa herkes uyur. Patron bir şeyi doğru yaptığında, herkes her şeyi doğru olarak ve doğru zamanda yapar. Bu, Budizm’in sırrıdır.
Bu nedenle yalnızca zazen yaparken değil, her eyleminizde doğru duruşunuzu koruyun. Arabanızı kullanırken doğru oturun, kitap okurken doğru oturun. Eğer kaykılmış bir şekilde okursanız uzun süre uyanık kalamazsınız. Deneyin. Doğru duruşu korumanın ne kadar önemli olduğunu göreceksiniz. Bu gerçek öğretidir. Kağıdın üzerine yazılı olan öğreti, gerçek öğreti değildir. Yazılı öğreti, beyniniz için bir tür besindir. Beyniniz için biraz besin almanız şüphesiz önemlidir, fakat doğru yaşam yolunu çalışarak kendiniz olmanız çok daha önemlidir.
Buda, bu nedenle kendi zamanında varolan dinleri kabul etmemişti. Pek çok dini inceledi, ama o dinlerdeki uygulamaları tatmin edici bulmadı. Metafizik bir varoluşla değil, kendi zihnindeki ve bedenindeki, buradaki ve bu andaki varoluşla ilgileniyordu. Ve kendini bulduğunda varolan her şeyin Buda doğasına sahip olduğunu da buldu. Bu, onun aydınlanmasıydı. Aydınlanma hoş bir duygu ya da özel bir zihinsel durum değildir. Doğru şekilde oturduğunuzda ortaya çıkan zihinsel durumun kendisi aydınlanmadır. Eğer zazen yaparken sahip olduğunuz zihinsel durumdan tatmin olamazsanız, zihniniz halen bir şeyleri merak ediyor demektir. Bedenimiz ile zihnimiz kararsız ve meraklı olmamalıdır. Bu duruşta, zihnin doğru konumundan bahsetmeye gerek yoktur. Onu zaten elde etmiş durumdasınız. Bu, Budizmin esasıdır.