Küçük yaşlarımızdan itibaren toplumun bizde yarattığı baskılara maruz kalırız. Pek çoğu bizde travmalara neden olur. Toplum; ‘’Sen busun!’’ ‘’Böyle olmalısın!’’ ‘’Böyle düşünmelisin!’’ ‘’Bu doğru!’’ ‘’Bu yanlış!’’ diyerek kişiliğimizi bir kalıba sokma çabası içindedir ve bu çaba kısmen başarılı olur. Fakat gerçekte olmadığı kalıbın içine girmiş insan acı çekmektedir, çok büyük acı çekmektedir. İşin kötüsü, sadece acı çekmeye alıştığı için acı çektiğinin farkında değildir. Toplumun yarattığı baskılardan özgürleşemeyen insan hayatı boyunca acı çekmeye devam eder.
Hayatta herkesin yolu, yolculuğu farklıdır. Herkesin alması gereken dersler, vermesi gereken sınavlar farklıdır. Bu yol sizin yolunuz ve yolunuzun herkesten farklı olması, yanlış yolda olduğunuzu göstermez. Yaşarken, kararlar alırken, seçimler yaparken, çoğunluğa en uygun, tolumda en çok kabul gören, en saygın olanı seçmeniz demek, doğru yoldasınız demek değildir. Yapmanız gereken şey kendi yolunuza odaklanmaktır. Sonucu ne olursa olsun yapmak istediğiniz şeyi yapın. Sonuçlardan korkmayın. Sonuçlar elbette ki önemli ama sürekli sonuçlardan korkarak asla gerçek bir hayat yaşayamazsınız.
İşte tüm bu kalıpları reddedip kendiniz olmaya başladığınızda, kendi doğrularınızla yaşamaya başladığınızda çok kişiyi kızdıracaksınız, çok kişiyi rahatsız edeceksiniz bu doğru. Tutsak olmanın konforundan çıkmak kolay değildir fakat bunu başardığınızda gerçek hayatınıza merhaba diyeceksiniz.