Yeryüzünde çeşitli sular mevcuttur, ancak her su içilecek nitelikte değildir. Çünkü insan vücudunda metabolizmanın çalışması sadece buz strüktürlü, yani hafif su ile mümkündür. Vücut, tüm işlemlerini yegane eritici olan su vasıtasıyla gerçekleştirir. Vücut neminin dengede tutulması, yiyeceklerin hazmedilmesi, besin maddelerinin emilmesi ve hücrelere taşınması, fazlalık ve zararlı maddelerin eritilerek dışarı atılması bu işlemler dahilindedir. Protein moleküllerini insan vücudunda birleştirerek tutan şey hafif, buz strüktürlü sudur. Bina yapımında çimentonun kalitesi ne kadar önemli ise, insanın vücut yapımında su kalitesi de o kadar önemlidir. Çimento kaliteli ise bina yüzyıllarca ayakta kalır, kalitesiz ise malumdur, bina çöker.
Su molekülleri birbirine enerji bağlantısı ile bağlanarak strüktürel bir kafes oluşturur. Molekülleri bir arada tutan bu enerji bağlantıları, dışarıdan gelecek olumlu ve olumsuz etkilere açık durumdadır. Suyu hafif ya da ağır hale getiren de bu enerjinin pozitif ya da negatif olmasıdır.
Japon araştırmacı Dr. Masaru Emoto, topladığı su numunelerini dondurup fotoğraflarını çekti. Tabii akan sular çok güzel kristaller oluşturdu, musluk suyu ise kristalleşemedi veya bozuk kristaller oluşturdu.
“Sevgi”, “şükran” ve “melek” yazılı kağıtlara sarılan şişelerde bulunan su, dantel gibi güzel kristaller oluştururken “şeytan” yazılı kağıtla çevrili şişedeki su, kapkaranlık bir delik görünümü verdi. Su, farklı müziklere ve resimlere de farklı tepkiler gösterdi.
Televizyon, bilgisayar, cep telefonu, mikrodalga fırın gibi elektromanyetik dalgaların suya verdiği etkilerin de fotoğrafları çekildi. Fotoğraflardaki kristaller, “şeytan” sözcüğü karşısında elde edilen kristalle şaşırtıcı bir benzerlik gösterdi. Basit yazılar, dalgalar ve resimler su üzerinde bu kadar etkili olabiliyorsa, suya söylenen güzel sözlerin suyu ne kadar değiştirebileceği tasavvur bile edilemez.
Dışarıdan gelen söz, müzik, elektromanyetik dalgalar ve görüntülerin şişedeki suyu etkilemesi gibi, insan vücudunu oluşturan yüzde yetmiş oranındaki su da aynı şekilde etkilenir.
Bilimsel araştırmalar ruhsal, bedensel ve zihinsel durumun kullanılan sudan doğrudan etkilendiğini ortaya koymuştur. Hasta bir bedende sıvı dolaşımı durağan hale geçmiştir. Sağlıklı olması için bedende bulunan yüzde yetmiş oranındaki suyun saflaştırılması ve hafifletilmesi gerekir.
Sadece kaynağından alınan su saf olabilir.
Dağ buzullarından ve eriyen karlardan nehirlere akan sular, sağlıklı sulardan sayılır. Özellikle yüksek kaynaklardan aşağıya, taşlar üzerinden, şiddetli ve uzun süre akan, kesintisiz hareket etmesi sonucu hafiflemiş sular sağlığa faydalıdır. Yağmur suyu da hafif sulardan biridir. Yalnız yağmur suyunu, yağmur şiddetli yağmaya başladıktan 15-20 dakika sonra toplamak gerekir. Çünkü ilk damlalarla havadaki kirler temizlenir. Yağmur suyu ishali durdurur, karaciğer ve böbrek hastalıklarını hafifletir.
Yaşadığınız bölgede sağlıklı su bulmak mümkün değilse, evlerde bu suya benzer su hazırlanabilir. Pet şişelere veya emaye tencereye su doldurarak buzlukta donmaya bırakın. Donmuş suyu erittikten sonra, suyun dibinde oluşan kalıntılar atılmalıdır. Bu durumda en hafif, en faydalı ve tadı en güzel su, buzdan yeni eritilen sudur. Buzdan eritilen su 10-12 saat canlı kalır, sonra ağırlaşmaya başlar ve tadı değişir. Suyun ağırlaşmasını önlemek ve şifalı hale getirmek için suya güzel şeyler söylemek gerekir.
Yoğurt suyu, meyve ve sebze suları hafif, canlı, şifalı sulardır. Taze meyve, sebze, bol kavun ve karpuz yiyenler suya muhtaç değildir. İyi suyun bulunmadığı yerlerde meyve, sebze, karpuz yenmeli veya meyve ve sebze suları tercih edilmelidir.
Durağan göl suyu, hareketinin azlığından dolayı ağır sudur. Yeraltı sularının, mağara ve kuyu sularının yapısı ise serttir. Nehir suyu ile kuyu suyunun karışımı, kaynatılmış ve kaynatılmamış suların karışımları, buz ile içilen içme suları sağlığa zararlıdır. Çünkü bu farklı yapılara sahip sular hafiflik ve ağırlıkta birbirine uygun değildir. Farklı bölgelerin sularını veya farklı yapıdaki suları aynı gün içinde içmek zorunda kalan kişi, 4-5 saatlik arayla su içmelidir ki birinci su diğeri gelmeden vücudu terk etmiş olsun.
Depolarda muhafaza edilen ve dükkanlarda satılan sular, en ağır sulardandır. Vücut bu suları hafifletmekte zorlanır, çok enerji harcar, çabuk yıpranır, ihtiyarlar. Bu suları canlandırmak için, suya güzel şeyler söylemek veya gerekirse kaynatıp sonra buzlukta dondurmak ya da en azından, içmeden önce 3-7 defa bardaktan bardağa iyi dileklerle boşaltarak suya hareket kazandırmak gerekir. Bu hareket sudaki negatif enerji içeren ve suyu ağırlaştıran bağlantıyı kırarak suyu hafifletir.
Sabah kalktıktan sonra su içmek, bağırsaklardaki kalıntıları ve gazı indirerek büyük tuvaletin kolay gelmesini sağlar. Büyük tuvalet sorunu olanlar ise her sabah yarım veya 1 bardak soğuk veya ılık su içmelidir: soğuk veya ılık. Sıhhatli ve genç kalabilmek için insanın günde 1-2 bardak hafif (güzel sözlerle yüklenmiş su, yağmur suyu veya buzdan yeni eritilmiş su olabilir) su içmesi ve soğuk suya alışması gerekir.
Soğuk suyun yerini hiçbir şey dolduramaz. Fakat suyu bir defada değil, en az üç yudumda içmek, daha doyurucu, hastalıklara karşı daha koruyucu ve daha afiyetlidir.
Su ihtiyacı, insanın sıhhatine ve yediği yemek miktarına bağlıdır. İnsan vücudu da dünya gibi yüzde yetmiş sudan, yüzde otuz katı maddeden oluşur. Yani her 30-40 gram kuru yemeğe karşılık 60-70 gram su tüketmek gerekir (meyve ve sebze suları dahil).
Aşırı su içmek de faydalı değildir, çünkü su kana karışarak kan miktarını çoğaltır. Kanın çoğalması kalbin kan pompalamasını zorlaştırır ve kalbin rızkı (atışların sayısı) çabuk tükenir. Hastalık halinde şifa niyetiyle, fazlalıkları eritmek ve çıkartmak için 1-1,5 litre su (meyve ve sebze suyu ile) tüketilebilir. Fakat iyileşince su miktarını hemen azaltmak gerekir.