Onaylanmak İçin Duyulan Şiddetli Arzu Bağımlılık İlişkileri Yaratır

0
454

Çocuksu, onay arayan psikoloji yüzünden kendi gücümüzü göremez ve temel insani onurumuzun değerini bilemeyiz; tersine kendimizi ayrı, yalnız ve umutsuz hissederiz. Yanlış bir şekilde, başkalarının onayını kazanmanın ayrılık duygumuzu hafifleteceğini düşünürüz. Ancak bir başka insanın onayını kazanmaya çalışmak, onunla gerçek bir ilişki kurmaktan kaçmanın en emin yoludur. Başkasının onayını arzularken, o kişiyi bir nesneye dönüştürürüz. Artık karşımıza yaşayan, soluk alıp veren bir insan değil, ailemizin görevini üstlenen ve onların yerine onay veya kınama dağıtan birini görürüz. İhtiyaç duyduğumuzu düşündüğümüz onayı vermesi için o insanı denetlemeye ve yönlendirmeye çalışırız.

Yalnızca diğer insanları nesnelere dönüştürmüyoruz, kendimizi de güçsüz öznelere dönüştürüyoruz. Kelimenin çeşitli anlamlarına göre “özne” haline geliyoruz. Dünyayı deneyimleyişimiz tamamen öznelleşiyor; olayları, diğerlerini ve kendimizi nesnel olarak görebilme yeteneğimizi kaybediyoruz. “Ben” ve nerede yanlış yapıyorum, başkaları benim için veya bana karşı ne yapıyor, ilgimizin birincil konusu olur. Böylelikle doğal Te’mizi kaybederiz.

Yakın ilişkilerimizdeki en yanıltıcı sorunlardan biri, eşlerimizi anne babalarımıza dönüştürme ve çocukluğumuzun çözülmemiş sorunlarını onlara yansıtmak için duyduğumuz bilinçdışı eğilimden doğar. Tabii ki bir çocuk, anne ve babasını oldukları gibi, kendi sorunları ve konuları olan insanlar olarak göremez. Çocuksu bir şekilde, eşimizin yorgunluğunu bize karşı aldırmazlık olarak, onun acısını ve hayal kırıklığını bizi onaylamayışı olarak yorumlayabiliriz. Eşimizin, bizim olmamızı istediğini veya ihtiyaç duyduğunu düşündüğümüz şeyi olmaya o kadar çalışırız ki, gerçekten gereksinim duydukları veya istedikleri şeyi onlara verme fırsatını kaçırırız. Onlarla ilgili beklentilerimize öylesine odaklanırız ki, onları anlama ve onlar için gerçek bir şefkat duyma yeteneğimizi kaybederiz.

Onayını istediğimiz kişilerce denetlendiğimizi hissederiz ve onların bizi bu kadar kolay ve derinden etkiliyor görünmeleri kafamızı karıştırır. Verdikleri karşılıklar onay veya onaylanmama işaretleri olarak yorumlanarak ruh halimizi değiştirebilir, hatta kendimize verdiğimiz değeri etkileyebilir. Onların onayını kazandığımızda, kullanıldığımızı hissederiz; onayı kaybettiğimizde tümüyle inciniriz. Sonunda, kendilerinden onay beklediğimiz kişilere küseriz. İşte tam bu şekilde pek çok ilişki zayıflar ve bozulur. Ancak genellikle, bizi denetleyenin karşımızdaki değil, kendi ihtiyacımız olduğunu anlamayız. Aynı örneği bir ilişkiden diğerine tekrarlayıp dururuz. Bu davranış öncelikle doğru arkadaşı veya eşi bulmamızı engelleyebilir, bulsak da ilişkiyi karmakarışık etmemize neden olur. Bu döngüyü tamamen kırmak için, şimdiki durumumuzdan geriye doğru gitmeli, bunun çocukluğumuzdan bugüne taşıdığımız bir davranış olduğunu anlamalı ve yetişkinliğimizi kabul etmeliyiz. Sağlıklı ilişkiler karşılıklı saygı, sevgi ve anlayış üzerine kurulur; sevgiyi onaylanma ile karıştırmak kesinlikle sorunlara yol açar.

KaynakLaurence G. Boldt, 'Bereketin Taosu'
ihtiyarbilge
Bilgeliği aramak bilgeliktir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir


YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz