Mezar Başında Ağlayan Şeyh

0
1060

Bir adamı gömüyorlardı. Şeyh Bısrî de o mezarın başına gitmiş, mezara bakıp duruyor, kendi kendisine ağlıyormuş. Diyormuş ki:

“Ne çetin bir iş bu! Bu alêmin son konağı mezar, o alêmin de ilk konağı yine mezar; öyleyse ilk konak da yerin altı, son konak da! Renkten, gösterişten ibaret olan ve sonu bundan, yani mezardan ibaret olan bir âleme gönül verilir mi? Ne zamana kadar sonu mezar olan bu dünyaya katlanacaksın? Senin de sonun böyle olacak ya, vay buna gönül verene!

Bu perdenin ardında kimse yoktur ki onun can çekişerek ölmüş bir sevdiği bulunmasın. Önünde yel olan birisi, kandilini korkusuz, pervasız götürebilir mi hiç? Perde ardında birisiyle arkadaşlık edeceksen, bari ölüsü bulunmayan birisiyle arkadaşlık et. Ama sen bir kara sevdaya tutulmuşsun. Kasırgaya kapıldığın halde bize kandil getirmeye savaşıyorsun.

Kandilinin söneceğinden korkmuyor musun? İstediğin kadar sıkı tut, dikkat et, faydası yok, çabucak söner. Sonra ansızın yolda kalır, bir kuyuya düşüverirsin. Sönmüş kandilin için ağlasan, başını vurup dövünsen de fayda etmez, kimse sana kandilinden haber veremez. Kandilin mekânsızlık alêmine ulaşmıştır, oraya döndüğünde görünmez olur.

Senin de canın bu alêmden çıktığı zaman, bu alêm sana o alêm oluverir. Gören kişi için oraya giden yol pek uzun değildir; arasında duvar olan bir solukluk bir yoldur. O soluğu verip de öldün mü, seni baş aşağı toprağa atıverirler.

Ölüm ne ahmağı unutur, ne akıllıyı; ne iyi bir adam ondan kurtulur, ne de kötüsü. Hangi kavimden olursan ol, sen de ölecek, onlar gibi sen de çekip gideceksin.

Kim ölür de toprağın altına girerse herkes ona der ki: “kurtuldu, rahata erdi.” Çünkü dünya dağdağalarla doludur, onun ilk istirahat konağı da ölümdür. Madem ölüm sana galip gelecek, ne yapacaksan yap ondan kurtulmaya çare yok; kalk da göklere bir adım atalım. Bu kanla dolu çömleğin üzerini örtelim.

Bu dünyaya geldiğime pişman, sel gibi gözyaşları dökerek gidiyorum. Ah bu gelmeye, vah bu gitmeye!”

KaynakFeridüddin Attar, 'Mantıkut-Tayr'
Fani
Alem ancak ilimle anlaşılabilir. İlim arttıkça da alemler değişir ve çoğalır. İşte biz bu ayrı ayrı alemleri süratle bir noktada toplayabildiğimizde insan oluruz.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir


YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz