Meditasyon, bir araçtır. Stresle başa çıkmamıza, beden sağlığımızı güçlendirmemize, kronik ağrılarımızı geçirmemize, daha iyi uyumamıza, daha mutlu hissetmemize, daha huzurlu olmamıza ve anda olmamıza yardımcı olan muhteşem bir araçtır. Daha derin bir düzlemde meditasyon, bilinmeyene açılan bir kapıdır. Kim olduğumuz gizemini aralamamıza yardımcı olur.
Meditasyona ilk başladığımızda, zihnimizin ne kadar asi olduğunu görürüz. Zihnimizin sürekli dağılmasına şahit oluruz. Geçmişle veya gelecekle ilgili tekrarlayıp duran düşüncelerle manavdan alınması gerekenler gibi gündelik hayat iç içe geçmiştir. Sanki çılgın bir filmin tam da ortasında duruyor gibiyizdir.
Meditasyona başladığımızda ne de kontrolsüz bir zihnimiz var diye canımız sıkılmasın. Başlarda zihnimizin çok dağılması doğaldır. Zamanla düşünce kümeleriyle rahatlıkla çalışmayı öğrenecek, biraz netlik ve huzur sağlayacağız.
Meditasyona nasıl başlanması gerektiğine dair işte size basit birkaç tüyo:
1. Duruş İster sandalyede oturalım isterse yerde bağdaş kurmuş olalım, başımızın ve omuriliğimizin dik durduğundan emin olalım. Eğer çökersek zihnimiz de kayıp gider. Bedenimiz dengedeyse zihnimiz de dengede olacaktır. Dik durabilmek için başımızın gökyüzüne değdiğini hayal edelim.
2. Gözler Gözlerimizi açık tutmaya çalışalım. Açık gözler, anda daha çok olmamızı sağlar. Gözlerimizi hafifçe indirelim ve belli bir noktaya bakalım. Gözlerimizi kapattığımızda, düşüncelere ve hayallere daha çok kapılırız. Yine de bize en rahat geleni yapmamız daha önemlidir. Bazıları gözlerini kapattığında çok daha verimli olurlar. Neyin bize iyi geldiğini deneyip görmek gerekir.
3. Odak Sıradan bilinç durumunda mevcut anda çok az oluruz. Örneğin özellikle zihnimiz düşüncelerle doluyken arabayı otomatik pilotta kullanırız. Birden varacağımız yere geliriz ve yol boyunca olup bitenleri hatırlamayız.
O yüzden meditasyon, hayatımıza gözlerimizi açmanın en muhteşem yoludur. Öbür türlü tecrübelerimizin çoğunu gözden kaçırırız, çünkü zihnimizde sürekli başka bir yerlerdeyizdir. Neye odaklandığımıza bir bakalım. Sıradan hayatta odaklanmayla konsantrasyonu aynı şey gibi görmeye eğilimliyizdir. Konsantrasyon, yoğun bir ışık huzmesi gibidir. Ama meditasyonda o çeşit bir zihin, çok keskin ve huzursuz olduğundan faydalı olmaz. Meditasyonda odaklanmak, farkındalık merkezine koyduğumuz şeye yumuşak bir şekilde dikkati vermek demektir. Çoğunlukla odak olarak nefesi kullanmak tavsiye edilir. Nefes, “içi” ve “dışı” birleştiren doğal bir kapı gibidir. Zen üstadı Toni Packer’ın dediği gibi: “Dikkat bir yerden gelmez. Sebebi yoktur. Kimseye ait değildir.”
4. Nefes Nesefe dikkati vermek, kendimizi şu anda sabitlemenin en iyi yoludur. Nefes alış verişimize dikkat edelim. Nefesimizi kontrol etmeyelim, gerek yok, doğal akışına bırakalım.
5. Nefes saymak Eğer meditasyona girmekte zorluk yaşıyorsak, en eski yollardan biri olan nefes saymaya çalışabiliriz. Her nefeste içimizden sayalım. Ne zaman düşüncelerin bizi sardığını fark edersek o zaman başa dönelim. Bu şekilde her “bir” dediğimizde şimdiki ana gelmiş oluruz.
6. Düşünceler Düşüncelerin zihnimizi sardığını fark ettiğimizde dikkatimizi nefesimize çevirerek düşüncelerin yavaşça geçip gitmelerine izin verelim. Düşünceleri durdurmaya çalışmayalım, böyle yapmak sinirimizi bozabilir. Kapımızda istemediğimiz misafirlerimiz olduğunu düşünelim, varlıklarını kabul edelim ve kibarca onlardan gitmelerini isteyelim. Sonra ise dikkatimizin yumuşak ışığı nefesimizi aydınlatsın.
7. Duygular Güçlü duygularla boğuşurken meditasyon yapmak çok zordur. Çünkü bazı duygular zihnin kurduğu hikayeleri beslemeye eğilim gösterir. Özellikle öfke, utanç ve korku zihinlerimizde sürekli tekrarlayan hikayeler yaratır. Öfke ve utanç, bizi sürekli geçmişe, geçmişteki olaylara baktırır. Korku ise geleceğe dair bizi endişelendirir. Meditasyonda güçlü duygularla başa çıkmanın bir yolu da duyguya eşlik eden fiziksel hislere yoğunlaşmaktır. Mesela, göğüs çevresinde sıkı bir korku bandı veya karında kızgın bir öfke çemberi olabilir. Hikaye yazmayı bırakalım ve bedenimize yeniden yoğunlaşalım. Bu şekilde duygularımızı yüceltmiş ama hikayelere yüz vermemiş oluruz.
8. Sessizlik Sessizlik, şifadır. Etrafta bir dolu “meditasyon müziği” bulunur, ama hiçbiri basit bir sessizliğin yerine geçemez. Sessizce oturduğumuzda zihnimizin aslında neler yaptığını deneyimleriz. Sessizce oturarak sakinlik ve dinginlik gelir. Zamanla dış ve iç sessizlik buluşur ve anın içinde dinlendiğimizi görürüz.
9. Uzunluk Başta sadece 10 dakika ile başlayalım ve eğer çok kısa oturduğumuzu hissettiysek biraz daha uzun oturalım. Daha uzun meditasyon yapmak için hazır değilsek, kendimizi zorlamayalım. Zaman içinde meditasyon süremizi 25 dakikaya çıkarabiliriz.
10. Ortam Oturacak özel bir ortam yaratmak da güzeldir. Meditasyon için oturduğumuz yere bir heykel, mumlar ve bizim için anlamlı olan eşyalar da koyabiliriz. Yürürken topladığımız bize hitap eden taşları, deniz kabuklarını ve çiçekleri de oraya koyabiliriz.
11. Zevk Her şeyden önemlisi meditasyondan keyif almaktır. Ufak bir gülümsemeyle oturmak hoşumuza gidebilir. Kendimize karşı sevecen olalım. Her gün birazcık daha uzun oturmaya çalışalım. Meditasyon alışkanlığı kazanalım.