Hindistan’daki alimler binlerce yıldır uygulayana zarar vermeyen ruhsal gelişme yöntemlerini mükemmelleştirmek için çalıştılar, öyle ki doğru bir şekilde uygulandığında bu yöntemler kişileri dehşete düşürmeden onları bireyselleşme sürecine hazırlıyor ve bu süreçte onlara yol gösteriyordu. Bu yöntemlerin her biri her bireyde doğuştan var olan evrimsel gücü uyandırır, fakat bu güç Kundalini olarak sadece tek bir sistemde ortaya çıkar. Tantra geleneğinde Kundalini’yi Kundalini olarak anlamak isteyen herkes önce Tantra ile uğraşmalıdır.
Hintliler arasındaki aşırı dindarlar ve sofular tarafından yüzyıllardır yerilmesine rağmen, Tantra kişinin arzularının anında tatmin edilmesini öğreten bir duyu düşkünlüğü dini değildir. İyi bir Tantracı hakikate, gerçekliğe ve olgularla yüzleşmeye inanır ki bu olguların ilki hepimizin görünen evrenin bir parçası olduğumuz ve kendimizi başka terimlerle yeniden tanımlayacak gücü geliştirene kadar onun kanunlarına tabi olduğumuz olgusudur. Bir Tantracı, sva-tantra “kendi kendine işlev gören” olmayı, özellikle kendi kişiliğinin sınırları da dahil olmak üzere bütün sınırlamalardan özgür olmayı hedefler.
Tantra, kişinin okulda öğrenebileceği bir konu değildir. Tantra metinleri de “nasıl yapılır” türü kitaplar değildir, çünkü Tantra kitap bilgisi değildir, o doğrudan doğruya deneyimli bir uygulamacıdan alınması gereken canlı bir bilgeliktir. Eğer kişi hiçbir felaket yaşamadan Kundalini’yi uyandırmayı ve Tantra yolunu izlemeyi umuyorsa iyi bir rehber, bu yolu geçmiş ve yoldaki tuzakları bilen bir guru kesinlikle gereklidir; güçsüz ya da bilgisiz bir guru hiç guru olmamasından çok daha kötüdür.