“Hiçbir şeyi yargılama, her şeyi olduğu gibi kabül et” cümlesini olabildiği kadar çok kendime söyler dururum. Bu cümleyi pek çok nedenden ötürü tekrarlamayı seviyorum. Bencilce bulabilirsiniz, ama bu cümleyi tekrar edip durmak çoğunlukla kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor, nerede olursam olayım bana iyi geliyor. Zihnimin yaşadığım tecrübeleri eleştirmeye veya verdiğim kararlarımdan dolayı şüpheye düşürmeye başlamasıyla, kendime her şeyi olduğu gibi kabul etmek ve hiçbir şeyi yargılamamak gerektiğini hemen hatırlatırım. İşte o an, üzerimdeki kara bulutlar geçer gider. Ne daha fazla endişe, ne de şüphe kalır. Geriye sadece sessizlik ve iç huzuru kalır. O zaman derin bir nefes alır ve temiz bir zihin ve rahatlamış bir bedenle harekete geçerim. Bu cümle hiç kimsenin mükemmel olmadığını, hepimizin büyük veya küçük hatalar yaptığını biraz büyülü bir şekilde bana hatırlatır. Yaptığım en ufak şeye ve verdiğim en küçük karara dair endişelenip durmak, gelişmeme engel oluyor. Olan olmuştur ve ilerlemenin en iyi yolu, her şeyi olduğu gibi kabul etmektir.
İlginçtir, bu cümleyi kabül etmesi nerdeyse imkansız olan insanlarla karşılaştım. “Hepimizin fikirleri olması gerekir” veya “evet, ama, şey, herkes bazen yargılar… yargılamaya ihtiyacımız var” gibilerinden cevaplar aldım. Bu cevapların ardından genelde bir iç çatışma, korkudan şüpheye, üzüntüden düpedüz aptalca hissetmeye kadar uzanan bir duygu sarmalına girerim. “Her şeyi yanlış mı anladım?” Savunmaya geçmemek için kesinlikle elimden gelen her şeyi yaparım. Ve sonrasında kendime yine “hiçbir şeyi yargılama, her şeyi olduğu gibi kabül et” cümlesini hatırlarım. Birden bir rahatlama olur, daha hafiflemiş hissederim ve yeni bir sıkıntı ortaya çıkana kadar o anki durumun geçip gitmesine izin veririm. Diğer kişi bile ne hakkında konuştuğumuzu unutur ve kolayca başka bir konuya geçeriz. İnsanın kendini savunması gerçekten çok yorucu bir iş; insan bunu yapmadığında cidden çok rahatlıyor. Bu yüzden ben de artık yapmıyorum.
Tüm bunların gerçekten de güzel olan yanı ise, karşılaştığınız şeyler bu temel inanç yapılarını yansıtmaya başlıyor. Kabul edilemez olarak etiketlenebilecek şekillerde davrandığımda bile etrafımdaki insanlar, beni severek kabullendiler. Eğer bana yönelmiş bir yargılama algılarsam, bunun sadece benim algıladığım bir yargılama olduğunu fark ettim. Ve sonrasında daha da etkileyici olanı, tüm bu kabulleniş ve yargılamama disipliniyle bağımlılıklarım daha kolay sona erdi. Kabulleniş her nefesle içe çekildiğinde, bir bağımlılık dışarı yollandı. Karanlığı (yüklenen yükler, stres ve negatiflik) hissettirmeden yok eden parlak beyaz bir ışık gibi… Siz de bilirsiniz ki ışık karanlığı yargılamaz. Yargılasaydı eğer, bu kadar parlak olamazdı ve karanlık gölgeler halinde var olmaya devam ederdi. Her şeyi olduğu gibi kabul ettikçe daha bilinçli olursunuz ve böylelikle daha sağlıklı seçimler yaparsınız. Giderek kendinizi daha iyi hissetmeye başlarsınız, işte bu süregelen bir evrim döngüsüdür. Yaşasın!
Farkındalığınız ışıktır. Bu yüzden, her şeyi olduğu gibi kabul ettikçe daha çok farkında olursunuz, daha fazla ışık olursunuz. Fiziksel olsun veya zihinsel olsun aceleye gerek olmadığını fark edersiniz, çünkü varmak gereken bir yer olmadığını derinlerde bir yerde biliyorsunuzdur.
Bence değişim kaçınılmazdır. Sadece “hiçbir şeyi yargılama, her şeyi olduğu gibi kabül et” cümlesini kendimize hatırlatarak sorunsuz sıkıntısız değişebilir ve olgunlaşabiliriz.