“Gizli” bir hastalıktan bahsedilebilir. Herkesin, kendisini “sağlıklı” sanan her insanın gizli bir hastalığı vardır ve doğa, çocukluktan bu yana birikmiş olan atığı dışarı atmak için sadece uygun zamanı bekler.
Soğuk algınlığı veya “Grip” gibi ciddi bir “şokun”, vücudun boşaltım yapabilmesi için bir başlangıç olduğunu herkes bilir ama buna anlam veremez. Ne var ki, doğanın bu genel temizlik girişimi doktorun önerisiyle talihsizce engellenir. Böylece hasta yemek yemeye ve ilaç almaya devam eder. Ama bu sadece boşaltımı engelleyerek akut ve kronik rahatsızlıklara neden olur.
Her insanın, özellikle otuz ila kırk yaşları arasındaki kritik dönemde birkaç gün oruç tutması gerekir. Bu sayede “sihirli ayna” aracılığıyla gizli hastalıklarının boyutu hakkında bir şeyler öğrenebilir. Zayıf noktalarını ve bu zayıf noktalarının nerede olduğunu bilmesi kendi yararınadır. Hastalıkların önceden bilinmesi işte budur. Sigorta şirketleri buna inanmış olsaydı, riskleri tahmin etmekte gerçekten güvenilir bir metotla donanmış olurlardı.
Dil iyice temiz hale gelene kadar oruç tutmak çok tehlikelidir. Kısa bir oruç küründen sonra yenilen “adam akıllı” bir öğünden sonra dilin neden temiz bir görünüm aldığını, ama meyve veya mukussuz besin alındığında neden bir tabakanın oluştuğunu kim açıklayabilir? İşte “sihirli aynanın” şimdiye kadar açıklanamayan sırrı budur. Bunun çok basit bir açıklaması vardır: Boşaltım süreci, yani atık atma süreci, alınan yanlış besinle kısa bir süre için engellenir ve bunun bir sonucu olarak da kendinizi bir süre iyi hissedersiniz. Bu süre içerisinde bu “sihirli ayna” bile sizi aldatabilir ve siz vücudunuzun gerçekten arındığına inanabilirsiniz. Oysa doğal besine geri döndüğünüzde öyle olmaz. Normal insanın, vücudunun gerçekten “yabancı maddelerden” arınabilmesi için bir ila üç yıl kadar sistematik bir oruç kürüne ve doğal, arındırıcı besine ihtiyacı vardır. Bu süre içerisinde vücudunuz iç ve dış yüzeyinden sürekli olarak atık maddeleri dışarı atacaktır. Derinizin her gözeneğinden, idrar kanalından, kalın bağırsağınızdan, gözlerinizden, kulaklarınızdan, burnunuzdan ve boğazınızdan sürekli olarak, gerek sıvı gerekse kuru (kepek) halde, yabancı maddeler dışarı atılacaktır. Dolayısıyla hastalıklarla, “kronikleşmiş” büyük miktarlardaki atık maddelerinin birbirleriyle doğrudan bir ilişkisi vardır. Bu “kronik hastalık” yüzünden size şimdi anlatacaklarımın abartılı olmadığını anlayacak ve bana hak vereceksiniz:
Medeniyetin başından bu yana insanların bedensel ve zihinsel her çeşit hastalığının bulguları, ne gibi belirtiler gösterirse göstersin, temelde aynı nedene bağlı olduğunu kanıtlıyor. İstisnasız hepsi aynı koşullar sonucu oluşuyor: Atık, yabancı madde, mukus ve toksinler.
Atık, pislik, mukus, koku… Bu kronik tıkanma için “iç kirlilik” nitelendirmesi çok hafif kalır. Doğru olan ifade, “görünmez atık”tır.