Çağımızın en yaygın “kentlilik” sorunlarından biri olan hareketsizlik ya da aktivite azlığının birçok hastalıkla doğrudan ilişkisi bulunmaktadır.
Ekonomik ve teknolojik ilerlemelerle birlikte kentlerde araba kullanımının artması, yeşil alanların azalması, ev ve işyerlerinde yaşamı kolaylaştıran araçların (çamaşır ve bulaşık makineleri, otomatik iş makineleri gibi) kullanımının çoğalması, en yaygın boş zaman değerlendirme yolunun televizyon ve bilgisayar olması gibi nedenler kişileri daha az hareket etmeye itmektedir. Aktivite azlığı aşırı yeme ya da yağlı ve şekerli gıdaları fazla tüketme alışkanlığıyla da birleşince, şişmanlık, kalp, şeker ve kanser gibi hastalıklar için önemli risk faktörü oluşturmaktadır.
Harvard Üniversitesi mezunları ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) demiryolları çalışanları üzerinde yapılan araştırmalar, günlük boş zamanları değerlendirme aktiviteleriyle kalori harcamanın biraz arttırılmasının bile kalp hastalığı riskini azalttığını göstermiştir. Başka bir araştırmada da bir yıl boyunca haftada 13 kilometre koşan kişilerin iyi kolesterol düzeyinde önemli bir artış olduğu belirlenmiştir.
Hareketi aşırı artırmanın, örneğin haftada 2000 kilokaloriyi geçen aktivitelerin ek bir yararı görülmemiş, tersine ortopedik sakatlık riskini artırmıştır. Gençlikte yapılan sporların da daha sonra hareketli olmaya devam edilmezse kalp hastalığından korumada bir yararı olmamaktadır.