Bir zamanlar, bir alimin yanında gençler kitap okuyor, ilim tahsil ediyorlardı. Bir gün gençlerden birisi alimin yanına geldi ve “Efendim, ilim tahsilime artık devam edemeyeceğim” dedi. “Küçücük bir evde, kardeşlerimle ve annem babamla birlikte yaşıyorum. İlim öğrenmek için yoğunlaşmak ve dikkatini toplamak gerekiyor, ama benim şartlarım buna hiç de uygun değil.”
Alim, önce gence hiçbir şey demedi; sonra eliyle gökyüzündeki güneşe işaret ederek eliyle yüzünü kapamasını istedi.Genç talebe, denileni yaptı ve elleriyle yüzünü örttü. Alim daha sonra şöyle dedi:
“Ellerin küçük; ama kocaman güneşin enerjisini, ışığını ve haşmetini örtmeye yetiyor da artıyor. Aynen bunun gibi, hayatında karşılaştığın ufak tefek sorunlar da seni manevi yolculuğunda ilerlemekten alıkoyuyor.
Nasıl elin, güneş ışığının sana ulaşmasını engelliyorsa, yeterli azmi göstermeyişin de içindeki ışığın parlamasını engelliyor. O halde, kendi gayretsizliğin ve çaresizliğin için başkalarını suçlama ve bahaneler arama.”