Almanya’da okuduğum Doğal Tıp okullarında kullanılan yaygın bir söz vardır: Grip veya benzer durumda iyileşmek için “Doktora gidilirse bir haftada, gidilmezse 7 günde iyileşilir”. Grip olan kişi yorgundur ve öyle ya da böyle dinlenerek -mümkünse yatarak- gücünü toparlaması şarttır.
Birçok hastalıkta olduğu gibi, grip ve soğuk algınlığı da bağışıklık sistemimizin zayıf olduğu döneme rastlar. Bu durumda aslında problem ortalıktaki virüs veya bakteriler değildir. Tam aksine biz kendimiz bunları davet edici koşulları hazırlıyoruz. Onlar da bizimle karşılaştıklarında tutunabilecek olanak buluyorlar. Doğal Tıp Uzmanı olarak klasik grip aşısını önermiyorum. Aksine özellikle mevsim geçişi dönemlerine hazırlık olarak detoks yapılması ve adından bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi gerekiyor, yani bütün bu koşulların önlenebileceğini savunuyoruz.
Ancak ne yazık ki her zaman bağışıklık sistemimiz güçlü olamayabiliyor.
Ne zaman gribiz, ne zaman soğuk algınlığı yaşıyoruz?
Ateş, baş ağrısı, boğaz ve adale ağrıları, kırgınlık, titreme gibi belirtiler grip ve gribal enfeksiyonların (halk dilinde soğuk algınlığının) göstergeleridir. Bir hastalığın grip mi veya soğuk algınlığı mı olduğunu detaylı bir laboratuvar testi sonucu anlayabiliriz. Her iki durumda da belirtiler hemen hemen aynıdır, ancak grip durumunda belirtilerin daha keskin olduğunu ve ateşin daha hızlı çıktığını gözlemlemliyoruz. Hasta kendinibirden bire kötü hisseder ve ateşlenme süreci birkaç gün sürebilir. Bunun yanında baş ve adale ağrıları da gripte karakteristik bir özelliktir. Öksürük grip geçiren hastada daha belirgin yaşanır. Kısaca grip geçiren bir insan saydığımız belirtileri daha keskin yaşar.
Modern tıp kitaplarında gribin nedeni Influenza virüsü ile açıklanırken, soğuk algınlığının nedeniyse farklı birkaç virüs olabilir denir, ör. Rhinovirüsü, Adenovirüsü, Coronavirüsü vb.
Hangi belirtilerde ne tür tedavi gereklidir?
Doğal Tıp oldukça bireysel ve oldukça detaylı bir uygulama sunar. Bunu bir gripal enfeksiyonda da görebiliriz. Doğal tedavi yöntemleri doğru uygulanmaları halinde oldukça olumlu sonuç verir.
Hafif kırgınlık durumunda (henüz hiç bir sentom yokken):
– Terleme kürleri, hamam, sauna, soğuk-sıcak duşlar
– Sıcak mürver meyvesi şurubu, diğer kırmızı meyve suları
– C vitaminli taze sıkılmış meyve suları
– Çay: mürver çiçeği, ıhlamur çiçeği, zencefil (dikkat;ağır böbrek rahatsızlığı geçirenler zencefil kullanmamalı)
– Uçucu yağlar ile masajlar
– Refleksoloji
– Dinlenme
– Temiz havada zorlamayan yürüyüşler ve stresten uzak kalma
– Vb.
Ateşlenme:
Ateşlenme durumu aslında bir hastalık değil, aksine iyileşme sürecinin göstergesidir. Bu süreç metabolizmamızın harikulade bir aktivitesi ve bedenimizin bir olumsuzluğu çözmeye çalıştığı dönemdeki anlamlı bir reaksiyonudur. Eğer bu dönemde yüksek ateşten dolayı belirgin sıkıntılar (kalp çarpıntısı, nefes darlığı, bilinçde netlik kaybı vb.) yaşanıyorsa o zaman ateşi düşürme yollarına başvurmakta yarar var. Ancak her insanın ateşlenmeye dayanıklılığı farklılık gösterir, hatta çocuklar çok daha fazla hassastır. Böyle durumlar için (özellikle kalp hastaları) hemen bir uzman çağırmak gerekir.
Normal koşullarda sorun yaşamayan insanlar için 39-40°C de ateş düşürülmeye başlanmalıdır.
Ateş düşürme sürecini kolaylaştırıcı önlemler:
Bu dönemde en önemli önlem bol sıvı tüketmektir ( gazsız su ve çaylar/mürver çiçeği, ıhlamur çiçeği)
Ateşlenme durumunda genel kural; hastanın üzeri fazla örtülmemelidir!
Sirkeli kompresler:
Uygulanışı: El havluları ya da başka pamuklu bez sirkeli suya daldırılır ve sıkılır.
Bu bezler hastanın ayak bileklerininin üstüne doğru sarılır ve üzerine kuru bir havlu sarılır, hasta yatağa yatırılır ve üstü kapatılır. Yatağın ıslanmaması için önceden yatağın kompres gelecek kısmına kalın bir havlu yayılabilir. Kompres bu şekilde iyice ısınana kadar kalmalı ve bu işlem 3-4 kez tekrar edilmelidir.
Serinletici banyolar: (Bu yöntem, kalp rahatsızlığı ve kronik hastalık geçirmekte olanlara önerilmez)
Uygulanışı: Banyo küveti, hastanın sahip olduğu ateşin yüksekliğinden sadece bir derece düşük olacak şekilde doldurulur. Hasta banyo küvetine girer ve yaklaşık 3 dakika suda kaldıktan sonra küvetin suyunun sıcaklığı 35°C yi bulana kadar küvete soğuk su eklenir. Bu suda hasta tekrar yaklaşık 3 dakika kaldıktan sonra suyun sıcaklığı 30°C ye düşünceye kadar yine soğuk su eklenir ve bu suda da hasta yaklaşık 1 dakika kaldıktan sonra kurulanıp yatağa yatırılır. Hastanın üzeri kapatılır ve dinlenmeye bırakılır.
Boğaz Ağrısı:
– Gargara: Adaçayı, papatya veya sıcak hafif tuzlu su ile günde birkaç kez tekrarlanır.
– Şekersiz adaçayı pastili veya şekeri emilir.
– Adaçayı günde en az 3-4 kez içilir.
– Ses kısıklığı da varsa, bir parça eğir kökü ağızda tutulur ve çaya eklenir.
– Lenfleri harekete geçirmek: Parmak uçlarıyla timus bezinin üzerine gelecek şekilde göğüs kafesine tıklatarak masaj yapılır.
– Patatesli boğaz kompresleri yapılır.
Patatesli boğaz kompresinin uygulanışı:
5-6 adet orta boy patates kabuğunu soyulmadan pişiriniz. Patateslerin kabuğunu soymadan pamuklu bir bezin ortasında ezip, bu püreyi bezin üzerine hafifçe yayarak boğazınıza sarınız. Bu sargının üzerine ikinci bir bez daha sarıp, ayrıca üzerine bir şal daha sararak kompresin uzun süre sıcak kalmasını sağlayınız. Kompresi, içeriği soğumaya başlayınca alabilirsiniz ve isteğe göre tekrar edebilirsiniz.
Öksürük:
Öksürük dönemlerinde çok miktarda su/sıvı tüketmek gerekir, çünkü balgam ancak sıvı sayesinde çözülebilir ve öksürme sayesinde dışarı taşınabilir.
Ateşlenme ve nezle belirtilerinde olduğu gibi öksürük de vücudun hastalıklara neden olan unsurlara karşı bir savunma reaksiyonudur. Bu nedenle bu durumda öksürüğü bloke edici yöntemlere başvurulmamalıdır.
Özellikle soğuk algınlığı dönemindeki balgamlı öksürükte en etkileyici bitki kekiktir. Kekik çayına, bazı bitkiler karıştırılarak (okaliptüs, lavanta, anason, havlıcan, rezene ve nane) karışımdan daha iyi bir sonuç alınabilir..
Agresif-kronik öksürük durumunda tedavi için aşağıdaki bitkilerden aynı oranlarda bir çay karışımı hazırlayıp, öksürük tamamen geçene kadar, günde en az üç kez içebilirsiniz.
– Hatmi çiçeği
– Öksürük otu
– Sinirli ot (yedidamar otu)
– Ebegümeci
– Atkuyruğu
Kronik öksürük durumlarında ayrıca aşağıdaki işlemlerin de yararını göreceksiniz:
– Sıcak banyo (banyo suyuna 4 damla kekik yağı damlatabilirsiniz)
– Kompresler: patates kompresi ve göğüs kafesi üzerine
– İnhalasyon
İnhalasyon uygulanışı:
Bir litre kaynar suyu erimeyen bir kabın içine koyup, suya birkaç damla okaliptus veya kekik yağı damlatın. Büyükçe bir havluyu başınızın üzerine kapatıp buharı burnunuzdan nefes alarak içinize çekmeye çalışın.
Ayrıca ballı soğan suyunun öksürüğe karşı geleneksel bir yötem olarak kullanıldığı da biliniyor. Uygulanışı: Büyükçe kuru bir soğan doğranır ve bir çorba kşığı bal ile kapalı bir kapta gece boyunca bekletilir, bu sıvı sabah aç karnına içilir.
Güzel bir kış geçirmeniz dileğiyle.
Şaduman Karaca