Geçimini Kazanma Sorunu Üzerine

0
579

Parçası olduğumuz kültür ve uygarlığın bugünkü durumunda, bütün ömrümüz boyunca çalışmak üzere yetiştiriliriz; gece gündüz çalışıp didinmek üzere. Öyle değil mi? Ne korkunç bir şey! Emir almak, birinin altında çalışmak, yönetilmek, aşağılanmak, küçümsenmek üzere yetiştiriliriz. İçinde yetiştirildiğimiz, kalıba döküldüğümüz kültür budur. Ve bu kalıba uymak üzere eğitiliriz. Temelde yaşamımızı kazanmak için bilgi biriktirmek ve belleğimizi geliştirmek üzere eğitiliriz. Bugünkü biçimiyle eğitimin birincil işlevi budur. Dolayısıyla bu eğitimde uyum sağlamak, yarışmak, hırs ve başarı esastır. Başarı daha çok para, daha iyi bir konum, daha iyi bir ev demektir. İçinde büyüdüğümüz yapı işte budur. Bilgi ve belleğin geliştirilmesi bu meydanda yer alabilmek için olağanüstü bir önem kazanmıştır ve varoluşun geri kalan yanını bütünüyle gözardı edersiniz. Bu bir gerçek.

Bilgi son derece sınırlıdır; mekaniktir. Biz de dinler yoluyla, seks ve ideolojiler yoluyla, sinir hastalıkları ve arzular yoluyla kendimizi bu dünyanın dışından bir şeyle doyurmaya çalışırız. Buna rağmen ne yapabilirim? Bilgili olarak, bilgiyi kullanarak, aynı zamanda zihnimi bu mekanik öğrenme sürecinden özgürleştirerek uyum içinde nasıl yaşayabilirim? Öyle ki, zihin fabrikada başkalarıyla yarışmadan çalışarak yaşasın, çünkü böyle bir zihnin konum elde etme çabası yoktur. Yalnızca geçimini sağlamakla ilgilenir. Aradaki farkı görüyor musunuz bilmiyorum. Ayrıca böyle bir zihin bilinenden, bilgiden, yani geçmişten özgürlüğü de çok açık olarak görür. Bu iki akıntı her zaman birlikte uyum içinde akabilirler mi? Sorunumuz bu. Toplumun istediği gibi daha çok kazanmak değil, aşırı tüketim ya da ticaret değil, sizi hep daha çok satın almaya yönelten zihin oyunları değil. Ben almam. Bunun yanlış olduğunu görürüm. Aynı zamanda bilinenden, yani bilgiden özgürlüğü de anlarım. Bu ikisi hiçbir sürtüşmeye yol açmadan birlikte işleyebilirler mi?

Peki uyum nedir? Anlıyor musunuz, sorun budur. Geçimimi sağlamak zorunda olduğumu görürüm. Kavga etmem, yarışmam, çalışırım çünkü beynimi, yetkinliğimi buna vermişimdir, bunun için herhangi bir psişik sorun yaşamadan verimli bir çalışmaya girişirim. Kimseyle yarışmam, dolayısıyla yetkinliğim, enerjim, yazma, üretme ya da başka bir şey yapma gücüm tamdır. Böylece çatışma yoktur, enerjimi boşa tüketmem. Umarım bunu anlıyorsunuzdur.

O zaman soruyorum: Uyum nedir? İkisi arasında uyum olması gerektiğini söylüyorum. Peki, bu uyum nedir? Uyum bu denge, sağlamlık, bütünlük duyusu – iş, bilgi ve bilgiden özgürlük – bu bütünlük düşünceyle, incelemeyle, okumayla, araştırmayla, sorgulamayla elde edilebilir mi? Bu bütünlük düşünce aracılığıyla mı açığa çıkar? Düşünce bunu yapamaz, hiç kuşkusuz. Düşüncenin uyumu getiremeyeceğini, psişik sorunlarım olmadığı için bütün enerjimle verimli çalışabileceğimi ve yalnızca yaşamımı sürdürmek için para kazanmaya çalıştığımı gördüğümde, hepsinin bir bütünlük içinde işlemesi gerektiğini anlarım. Ve bu ancak zeka varsa olanaklıdır. Öyleyse zeka uyumdur.

Hırs, yarışma, başarı ya da başka bir şey için değil, yalnızca yaşamını kazanmak için çalış diyen zekadır. Çalış. Yaşam budur. Bunu bana zeka söyledi, benim çıkardığım bir sonuç değil. Zeka bana özgürlüğün zorunlu olduğunu da söyler. Zeka uyum olması gerektiğini söyler. Öyleyse bu uyumu zeka sağlar. Düşüncenin hep bu söylediklerimizin dışında kaldığını fark ettiniz mi bilmiyorum. Düşünce hep dışarıdan gelir. Geçenlerde biri Eskimo dilinde düşüncenin dışarı anlamına geldiğini söyledi. Düşünce uyum, denge, bir bütünlük getirmeye yetkin değildir.

Peki bu birlik, sağlamlık, bütünlük duyusunu getiren nedir? Zekadır – zeka bir fikrin entelektüel kabülü değildir; usun, mantığın ürünü değildir, us ve mantık olmalıdır ama zeka bunların ürünü değildir; hakikatin algılanmasıdır, ki bundan da bilgelik doğar. Bilgelik hakikatin kızıdır, zeka da bilgeliğin kızıdır – tamam mı? Bunu görüyor musunuz? Üzerine çalışın. Anlıyor musunuz? Buna bakın ve alıp için. O zaman hemen oradadır; boğuşup durmanıza, kitaplar okumanıza, yaşamdaki bütün eziyetleri çekmenize gerek kalmaz.

KaynakJ. Krishnamurti, 'Doğru Meslek Üzerine'
ihtiyarbilge
Bilgeliği aramak bilgeliktir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir


YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz