Doğaya kavuşmak sadece yaşamınıza inanılmaz güzellikler getirmekle kalmaz, aynı zamanda ruh halinizi de önemli ölçüde iyileştirir.
Bir parkın veya ormanlık alanın yakınında yaşayan insanlar, daha az karamsar ve daha az kaygılı olurlar. Ormanda yapılan bir yürüyüş, karamsarlığa yakalanma ihtimalini azaltır. Ayrıca güneş ışığının da karamsarlığı azalttığı uzun yıllardan beri biliniyor. Doğanın insanların ruh hallerini yükseltmesinde bu kadar etkili olmasının ise birçok nedeni var.
Doğaya yakın yaşayan insanlar daha az karamsar oluyorlar, çünkü:
- Yaşamla, yaşamın tüm güzellikleriyle ve yaratıcı enerjiyle bağlarını koruyorlar.
- Günbatımına veya gündoğumuna tanık olmak, ruhlarımızı tatmin ediyor, böylelikle bedenimiz olumlu etkileniyor.
- Sadece doğada biraz zaman geçirerek sinir sistemimizi sakinleştirebiliriz.
- Doğaya yakın olarak yaşamın bir parçası olduğumuzu; kuşlarla, çiçeklerle, ağaçlarla ve yeryüzüyle yeniden bağ kurduğumuzu hissederiz.
- Doğayla bağ kurmak, hayatımıza daha fazla mutluluk getirerek, karamsar düşünceleri ve olumsuz duyguları da alıp götürür.
Doğaya yakın yaşayan insanlar, aynı zamanda çok daha fazla açık havada hareket eder, çevrede dolaşır ve bedenlerini çalıştırırlar. Başımızın üstünde uçuşan şarkılar söyleyen kuşlarla ve ağaçlarla sarmalanmış bir yolda mı koşmayı yoksa hiçbir yere gitmeyen bir yürüyüş bandında mı koşmayı isteriz? Bir düşünelim bakalım. Bedenlerimizi hareket ettirmenin depresyonla mücadeledeki en güçlü yollardan biri olduğunu hepimiz artık biliyoruz.
Dışarı çıkmak, doğayla bağ kurmak için atacağımız ilk adımdır, ama asıl niyetimiz doğanın zihin sağlığımız üzerindeki olumlu etkisini önemli oranda arttıracaktır.
Akan suyun sesini içimize çekelim Bir nehir kenarına gidelim ve akan suyun o kutsal sesini içimize çekelim. Bu basit adım bile ruhumuzun güzelleşmesine yardımcı olacaktır. Evdeki bitkilerimizi bir düşünelim, sulandıkları zaman müthiş görünürler, öyle değil mi?
Deniz sesini içimize çekelim Deniz kenarında yaşıyorsak, yalnızlık, karamsarlık veya öfkeyi geride bırakmanın en iyi yöntemlerinden biri de deniz kenarına gidip o muhteşem sesi içimize çekmektir. Her nefes verişimizde, sorunlarımızın da uçup gittiğini hayal edelim.
Güneş ile bağ kuralım Toprağın üzerine oturalım, üzerimizde uzanan gökyüzünü hissedelim ve tepemizden güneş ışığının içimize girdiğini hayal edelim. Böyle yapmak bile içimizde beslediğimiz öfke ve yalnızlık hislerini alıp götürecek, çok daha büyük bir güçle bağ kurduğumuzu hissettirecek ve çevremizdeki yaşamın bir parçası olduğumuzu hissetmemize yardımcı olacaktır.
Doğadayken sevdiklerimizle bağ kuralım Arkadaşlarımızla ve ailemizle doğada güzel bir yere gidip konuşmak, gülmek ve hatta sorunlarımızı tartışmak bile kendimizi iyi hissettirecektir.
Doğanın bir parçası olalım Doğal bir ortamda yürüyüşe çıkalım, koşalım, tırmanış yapalım veya ne istiyorsak onu yapalım. Doğadayken etrafımızda dönüp duran dünyaya şöyle bir bakalım. Kendisini oluşturan tüm unsurların nerdeyse ölümsüz olduğu bu ortamda hareket ettikçe çevremizdeki ağaçlarla, bitkilerle ve hayvanlarla bağımızı yeniden kurarız. Böyle yapmakla içimizde yaşadığımız zorlukları aşarız; muazzam bir dünyada yaşadığımızın farkına varırız. En nihayetinde hayatın karşımıza çıkardığı tüm zorlukların bile bu muhteşem yaşam döngüsünün bir parçası olduğunu öğreniriz.
Toprak Ana’nın gücünü alalım Kendimizi bitmiş tükenmiş hissettiğimizde yapabileceğimiz en iyi şey, açık havada yürüyüşe çıkmak ve attığımız her adımla Toprak Ana’nın gücünün bedenimizde yükseldiğini hayalimizde canlandırmaya çalışmaktır. Toprak Ana’nın gücü sevgidir. Sevginin tüm bedenimize dolduğunu ve bedenimizin güçlendiğini hayal edelim. Sevgi, birçok eski zaman medeniyetinin bilinçli olarak üzerinde durduğu elle tutulabilir bir güçtür. Hepimizin bu dünyada birlikte barış içinde yaşamasına yardımcı olur.