Bugünü yaşayan, “çağdaş insan” denilen kişi büyük bir ikilem içindedir. Bir yandan kişiliğini geliştirip olgunlaştırmak için kendisini değerlendirmek, yaratmak, varlamak durumunda olduğundan, başkalarından soyutlanarak kendi iç dünyasını, güçlerini tanıyıp ortaya çıkarmakta; öte yandan günlük yaşantısı ve gereksinimlerini doyurmak amacıyla başkalarıyla sıkı ilişkiler içinde bulunmaktadır. Kanımca, “çağdaş insan” bu ikilemi en iyi biçimde birleştiren, bütünleştiren kişidir.
İnsanın kişilik yapısına etkili olan etkenlerin bütününü anlamamız ve kavramamız olanaksız görünüyor. Çünkü kişiliği bütünüyle anlamak, insanın kendisinin ve başkasının varlığını kavraması, insanoğlunun yeteneklerini ve yetilerini aşan bir uğraşıdır. Bir yerden sonra yorumlara, imgelemeye dayanır. Hele sözkonusu “çağdaş insan” olunca, sorun büsbütün karmaşık bir durum alır.
Çağdaş insanın kişiliğinde, bütün insanlığın geçmişinden gelen birikimlerle, yaşadığı çağın ve kültürün dengeli bir birleşimi vardır. Geçmişle günlük yaşantısını birleştirip geleceğini denetim altında tutmak ister. Başka bir deyişle, geniş bilinç alanı içinde; hemen o an bilinç alanına gelmeyen öğelerle sıkı ve sağlam bağlantılar kurabilir.