Benlik: Varoluşun Özü

0
751

Duygularımın bu denli yoğun oluşu bana, Sanchi Tepesi’nin benim açımdan önemini gösterdi. Orada Budizm’e farklı bir açıdan bakmayı öğrendim. Buda’nın yaşamını, benliğin gerçeğe dönüşmesi ve ortaya çıkıp öznel bir yaşam olduğunu savunması olarak algılıyordum. Buda’nın felsefesinde benlik tüm tanrılardan üstündür ve insanın ve dünyanın varoluşunun özünü simgeler. Benlik, insanın hem kendisinin hem de varoluşunun bilincine varmasını sağlar. O olmasaydı, dünya da var olmazdı. Buda insan bilincinin evrensel değerini görebilmiş ve insan bu ışığı söndürdüğünde, dünyanın bir hiçliğe yuvarlanacağını anlamıştı. Schopenhauer’in büyüklüğü de bunu anlayabilmesinde ya da Buda’dan bağımsız olarak, bu gerçeği yeniden keşfetmesinde yatar.

İsa da Buda gibi benliğin varlığını ortaya koymuştur ama çok farklı bir bağlamda. Her ikisi de dünyanın üstesinden gelmeyi simgeler ama Buda bunu mantığıyla, İsa’ysa kendini kurban ederek yapmıştır. Hıristiyanlık’ta daha çok acı çekilmiş, Budizm’deyse daha çok şeyin bilincine varılmış ve daha çok şey yapılmıştır. Her iki yol da doğrudur ama Hint bakış açısına göre, Buda daha kusursuz bir insandır ve tarihsel bir kişilik olduğu için insanların onu anlaması daha kolaydır. Oysa İsa, hem tarihsel bir kişilik hem de Tanrı olduğu için anlaması zor bir insandır. Kendisi bile kendini anlayamamıştı. Yalnızca, içinden bir sesin onu zorladığını ve bu nedenle kendisini kurban etmesi gerektiğini biliyor ve kendisini kurban etmesini kaderin bir cilvesi olarak görüyordu. Buda uzun yıllar yaşayıp yaşlı bir adam olarak öldü, oysa İsa’nın İsa olarak eylemi büyük bir olasılıkla çok kısa bir süreyi kapsar.

Daha sonraları Budizm de Hıristiyanlığın uğradığı değişimin eşini yaşamıştır. Buda, Nidana Zinciri’nin üstesinden gelerek her insanın aydınlanmış bir birey, yani bir Buda olabileceğini vaaz etmesine karşın, benliğin gerçekleşmesini simgeleyen bir imgeye dönüşmüş ve insanlar onu taklit etmeye başlamışlardır. Buna karşın İsa, her Hıristiyan’ın benliğinin bir parçasıdır. Oysa, tarihsel akımlar sonucunda insanlar İsa’yı taklit etmeye başlamışlar ve kendi yollarını kendileri çizip kişiliklerini bütünleştireceklerine, İsa’nın gittiği yolu izlemeye başlamışlardır. Tarihsel akımlar, Doğu’da da Buda’yı körü körüne taklide yol açmışlardı. Buda’yı taklit etmek, onun düşüncesinin gücünü nasıl azaltmışsa, İsa’yı taklit de, Hıristiyan düşüncesinin evriminin duracağı dönemin habercisi olmuştur. Buda, iç görüşü nedeniyle Brahma tanrılarından çok daha üst düzeydedir. İsa da Yahudilere, “Siz tanrısınız!” diye bağırmıştı ama insanlar onun ne demek istediğini anlayamadılar. Bu nedenle bugün Hıristiyan Batı denen kesim, yeni bir dünya kurma yerine, sahibi olduğu dünyayı yok edebilecek dev adımlarla ilerlemektedir.

KaynakCarl Jung, 'Anılar, Düşler, Düşünceler'
kumdakiayakizleri
Bilgeliği doğrudan yaşamak, onun hakkında bir şeyler bilmekten daha önemlidir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir


YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz