Aşk konusunda yazılan saçmalıklardan en garibi, ideal aşkta eşlerin kendilerini düşünmedikleridir. Hoşumuza giden, değerlerimizin başka bir insanda karşılık bulmasıdır. Yani aşk kendini kabul ettirmedir.
Bencilce sevmek, eşimizin ilgi ve ihtiyaçları konusunda umursamaz olmak demek değildir. Bir daha söylemek gerekirse: Sevdiğimiz zaman kişisel çıkar kavramımız eşimizin iyiliğini de kapsar. Aşkın güzelliği buradadır; başka birine onun mutluluğunun bizim için bencilce bir önemi olduğunu söylemektir.
Karşımızdakinin mutluluğunun bizim için bencilce bir önemi olması olumlu bir şeydir. Sevmek, kendimizi onda görmek ve kendimizi onunla yüceltmektir. Bu, bencilcedir. Ama aşkın özüdür.
Karşımızdakini düşünüyor ve ona saygı gösteriyorsak, bu kendini düşünmektir.
Onun bütünlüğüne önem veriyorsak, bu kendini düşünmektir.
Onun duygu ve düşüncelerine önem veriyor, onu kollarımıza alıp okşuyorsak, kendi hayatımızı sevdiğimiz gibi seviyorsak, bu kendini düşünmektir.
Birlikte baş başa zaman geçiriyorsak, hiçbir şey yapmadan öylece oturuyorsak, sadece beraber olup birbirimizi, duygularımızı, düşüncelerimizi, arzu ve hayallerimizi paylaşıyorsak, benliklerimize ulaşmada birbirimizi birer rehber, birer hızlandırıcı ya da bir ayna, aşkı kendini keşfetmede kişisel evrim ve gelişimimizde bir araç olarak kullanıyorsak; tüm bunlar, zekice bir bencilliğin en soylu ve güzel ifadesi değil midir?
Kendini düşünmeden sevmek bir çelişkidir.
Bunu anlamak için kendimize şunu sormamız gerek: Sevgilimizin bizi herhangi bir kişisel doyum almaksızın, kendini hiç düşünmeden sevmesini mi istiyoruz? Yoksa böyle yapmak onun için zevkli bir şey olacağı için mi bizi sevmesini isteriz? Sevgilimizin bizimle zaman geçirmesini ve bunu bir kendini feda etme eylemi olarak görmesini mi isteriz? Yoksa bu zamanı bir mutluluk süresi olarak mı yaşamasını isteriz? Eğer eşimizin bizimle birlikte olmaktan haz almasını, varlığımızdan mutlu olmasını istiyorsak, o zaman “kendini düşünmeyen aşk”tan yüce bir şeymiş gibi bahsetmekten vazgeçelim.
En derin ve aşk dolu ilişkide bile kendi istek ve ihtiyaçlarımızın farkında olmalı, onlara saygı göstermeliyiz. Aşk ilişkilerinde elbette uzlaşma ve ödünler vardır, ama karşımızdakini mutlu etmek için kendi istek ve ihtiyaçlarımızı feda edersek hem kendimize hem de ona karşı suç işlemiş oluruz: Kendimize karşı suç işleriz, çünkü kendi değerlerimize ihanet etmiş oluruz. Karşımızdakine karşı suç işleriz, çünkü bu fedakarlıkların sebebi olarak onu göstererek onu kızacağımız biri haline getiririz. Aşk ise bu şekilde gelişemez.
Sevdiğini iddia eden ama besleme sanatını bilmeyen birini görürsek, yukarıda gördüğümüz gibi, onun sorunu “bencillik” değil, olgunlaşamamadır. Romantik aşkın istediği kendini feda etmek değil, bilinçli bir bencilliktir.
Aşkta bencillik varsa yalan aşk yaşıyor demek değil mi