Hamilelikten önce, hamilelik sırasında ve hamilelikten sonraki mukussuz diyet, kadını neredeyse Meryem Ana düzeyine yücelten, kutsal bir saflığa büründürür. Bu diyeti uygulamış olan kadının doğumu da günümüz doğumlarında varlığını hala sürdüren hayati tehlikeden uzakta gerçekleşmektedir.
Kadın vücudu, bu beslenme tarzıyla tamamen arındığında, ay halinden kesilir. Kutsal yazıda bu “arınma” sözcüğüyle belirtilir, ki gerçekten de bu böyledir, arınmak temiz olmayan kanın aylık seyelanları ve atık maddeleriyle daha fazla kirlenmemek demektir. İşte bu, iç arınmışlığın ideal halidir, “lekelenmemiş gebelik” bu duruma tam anlamıyla uymaktadır. Bu gerçekler ışığında bakıldığında, “Meryem Ana sırrı” kolaylıkla anlaşılabilir.
Bütün kadın hastalarım, adetlerinin gittikçe azaldığını, daha sonra da iki, üç ve dört ay boyunca görülmediğini ve en sonunda da tamamen kesildiğini belirtmişlerdi. En son duruma ulaşan kadınlar, bu diyet yoluyla arınma sürecini tam anlamıyla uygulayanlardı.
Baş ağrısı, diş ağrısı, kusma ve diğer tüm bilinen “gebelik rahatsızlıklarına” bir son verilmişti. Ardından da sancısız bir doğum ve normalinden çok tatlı anne sütü… hiç ağlamayan ve diğer bebeklere göre çok daha “saf” bebekler… Tüm bunlar, bu diyetle beslendikten sonra anne olan her kadından tecrübe ettiğim harika sonuçlardı. Gebelik veya emzirme döneminde beslenme düzeninde birdenbire değişiklik yapmak doğru değildir. Böyle bir değişikliğe ancak gebelikten en az iki-üç ay önce başlanmalıdır.
Vücut arınmışsa, özel bir beslenmeyle “iki kişilik yemeğe” hiç gerek yoktur. Modern bebekler, gereğinden fazla besleniyor, tehlikeli doğumların da nedeni budur zaten. Ancak akıllıca yapılacak tek değişiklik; incir, kuru veya yaş üzüm, hurma gibi doğal tatlıların yenilmesidir.