Doktorlar ve başka birçok insan özel teşhisi her şeyden daha fazla önemsiyorlar, ancak ne yazık ki en başta bir yanılgının içinde bulunuyorlar. Sindirim kanalının yanı sıra önemli bir boşaltım yolu da idrar kanalıdır. Besin alımı azaltıldığı, oruç dolayısıyla durdurulduğu veya doğal beslenme düzenine geçiş yapıldığı vakit, idrarda atık, mukus, toksin, ürik asit, fosfat vs. tespit edilir, bunun üzerine acil bir idrar analizi istenir. Aynı durum birçok hastalıkta da meydana gelmektedir. Vücudun bu artık atma çabası herkesi alarma geçirir, oysa gerçekte meydana gelen olay sadece bir iyileşme, bir arınmadır.
İdrarda şeker veya protein bulgusuna rastlandığında durum “oldukça ciddi” olarak nitelendirilir ve “Diyabet” veya “Böbrek hastalığı” teşhisiyle sonuçlandırılır. Hatta ilk belirtilen hastalıkta şeker eksikliğinden ölebilir, yani aldığı besinlerdeki şeker eksikliğinden. İkinci durumda ise, zorunlu “protein takviyesi” sonucu ölebilir, yani protein ağırlıklı besinlerin fazla miktarda alımıyla.
Vücudun dışarı attığı her şey atıktır, çürümüştür, ölmüştür ve hastalığın ileri aşamasında bulunan bir hastada içsel bir kirliliğe rastlanmaktadır ki bu iç organların fonksiyonlarında belirgin bir düzensizliği de beraberinde getirir. Vücuda alınan besinlerin hızlı bir şekilde çürümeye başlaması işte bu yüzdendir. Bu tür durumlarda, örneğin, tüberkülozda çok çok dikkatli ve yavaş seyirli bir tedavi izlenmesi gerekir.
İnsan Bağırsağının Görünümü
Benim teşhis yöntemimle insan vücudunun genel iç görünümü hakkında mümkün olduğunca fazla bilgiye sahip olmamızda çok büyük fayda görüyorum. Bu teşhis yönteminde belirleyici olan, hastanın vücudunda bulunan her bir artık maddesinin miktarıdır.
Patalogların raporlarından edindiğimiz bilgilere göre, muayene edilen kalın bağırsakların %60-70’inde kurtlara ve onlarca yıl öncesinden birikmiş dışkı taşlarına rastlanmıştır. Bağırsakların iç duvarları eski ve sertleşmiş dışkı kabuklarıyla kaplanmıştır, adeta kirli bir soba borusunun iç yüzeyini andırmaktadır.
20-30 kilo artık maddeleri boşaltan oldukça kilolu hastalarım olmuştur. Bu miktarın 5-7 kilosu sadece kalın bağırsakta birikmiş olan eski, sertleşmiş dışkıdan oluşmaktaydı. Günümüzde sağlıklı kabul edilen modern insan, çocukluğundan bu yana sürekli olarak üzerinde birkaç kilo hiç dışarı atılmamış dışkıyla dolaşıp durmaktadır. Günde bir kez “iyi bir boşaltımın” hiçbir önemi yoktur. Şişman, hasta bir insan aslında canlı bir “gübre torbasıdır”. Beni oldukça şaşırtan şeylerden biri, bu durumda olan hastalarımın büyük bir kısmının daha önceleri “doğal kürler” gibi bir takım yöntemleri denemiş olmalarıydı.