Mutluluğun Sırrı

0
11176

Mutluluk bir amaç değil, yaşama verdiğin olumlu tepkinin duygusudur. Mutluluğu amaç haline getirmek, aptalların işidir. Mutluluk bir nesne olsaydı, tüm zenginler onu satın alır ve mutlu olurlardı. Unvan, konum, para, diploma olsaydı bunlara sahip bütün insanların mutlu olması gerekirdi. Aşık olmak olsaydı, birbirlerine delice aşık olup evlenen bütün çiftlerin mutluluklarının sürmesi gerekirdi. Peki, mutluluk nerede? Yaşam sevinci nerede?

Yunan mitolojisine göre, Olympus dağında toplanan tanrılar mutluluğun sırrını saklamaya karar vermişler, çünkü bulunduğunda değerinin insanlar tarafından bilinmesini istemişler. Tanrılardan biri, “Onu, en yüksek dağın tepesinde saklayalım” demiş. Bir diğeri, “Yerin yedi kat dibine gömelim” önerisini getirmiş. Bir başka tanrı, “Mutluluğun sırrını okyanusun en derinde saklayalım” demiş. Nihayet bir tanrı harika bir öneri getirmiş: “İnsanlar dağları, okyanusları, yerin yedi kat dibini keşfedecek zekaya sahip. Ama nedense bu zekayı kendilerini keşfetmeye, kendilerini tanımaya yöneltmiyorlar. Mutluluğun sırrını onların yüreklerine gömelim. Nasıl olsa oraya bakmayı akıl etmeyeceklerdir.”

Binlerce yıldır, kadınlar, erkekler mutlu ve başarılı hayatın sırrını arayıp duruyor. Günümüzde hala mutluluğun sırrı her yerde aranıyor, ama kendi içlerine bakmayı akıl edenlerin sayısı çok az. Neden? Çünkü mutluluk dediğimiz yaşam sevinci farklı bir bilinç boyutunda hissedilen bir duygudur. Farklı gözlerle bakmayı, farklı algılamayı, farklı bir hissedişi gerektirir. Mutluluk sadedir, ama sıradan değildir.

Mutluluk, zihnin ve yüreğin birbirine odaklanmasıdır. Zihin mutluluğu dışarıda ararken, yürek ona sesini duyuramaz ki. Kendine ve yaşama bakış açındır seni mutlu ya da mutsuz kılan. Zengin cüzdan değil, zengin düşünceler ve zengin duygular mutluluk üretir.

Şu anda yoğun ilgi duyduğun ve ilgi duyduğun şeyi iyi yaptığın bir alan var mı? Ruhunu akıtıyor musun bu alana? Mutluluğun nereden geleceğine inanırsan inan, bu inandığın şeye yoğun ilgi duyuyor, iyi yapıyor ve ruhunu akıtıyor musun?

Mutluluğun temeli iyi yaptığın, severek yaptığın ve heyecanla dört gözle beklediğin şeylerde bulunur. İşte mutluluk, yaptığın işi zevkle yapmaktan, yaparken enerjiyle dolu olmaktan kaynaklanır. İlişkilerde mutluluk, iyi niyet, anlayış ve sevgi temelli uyumlu yaklaşımlarla sağlanır.

Mutluluk, sana verilmesi, sunulması gereken bir hak değil, bedenin, aklın, zihnin, duyguların, ruhun, yaşamın armağanıdır.

Kendin olsaydın mutluluk da doğal armağanın olurdu.

Ama mutluluk, takındığın imajlarla, şişkin egonla parmağını bile kımıldatmadan elde edebileceğin bir hak değil; aptal adam hikayesindeki gibi şikayet ederek kazanacağın hak hiç değil. Başkalarını mutlu etmek için hayatını feda etmekle elde edeceğin bir şey de değil mutluluk. Mutluluğun doğasında fedakarlık yoktur. Burada sözlük anlamı aynı olsa da, fedakarlık ile özveri arasındaki ayrımı yapmak istiyorum. Özden vermek… evet, özveri doğrudan sana ait bir kavramdır. Fedakarlık ise başkalarını kendinden daha değerli görme ile ilgilidir. Bu, çocuğun, eşin, sevgilin, annen, baban olabilir. Yaptığın fedakarlık sonucunda kendine vermediğin değeri onların sana vermesini istersin. Değerinin anlaşılması için dilencilik yaparsın. Sevgi ve onay dilenciliği. Oysa özveriyle yaptığın herhangi bir şeyi içinden geldiği, bunu yapmak seni mutlu ettiği için yaparsın. Başkaları takdir etsin diye değil.

Mutluluk sana verilen bir şey değil, iç dünyanda yaşanan bir şeydir. Sana soruyorum:

Gerçekte neler seni mutlu ederdi?

Sana mutluluk getireceğine inandığın şeyin ne olduğuna karar ver. Mutluluk getireceğine inandığın şey sana haz ve huzur da getirecek mi?

Mutluluk, ne yaparsan yap, neye sahip olursan ol, geçicidir. Sen mutluluk derken, huzur istiyorsun değil mi? Hani şu başını yastığa koyarken sahip oldukların için şükretmeyi bilme ve olacaklar için heyecan ve enerji dolu olma hali.

Huzur, kendinle barış halidir.

Kendinle kavga ediyor musun?

Başkalarıyla kavgalı mısın?

Kendini kıyaslıyor musun?

Düşüncelerin neye odaklı?

Küçük insanlar kişileri, sıradan insanlar olayları, büyük insanlar fikirleri ve duyguları konuşur. Sen genellikle nelerden konuşuyorsun?

Televizyonda hangi tür programlar izliyorsun? Bilmem hangi mankenin bilmem hangi sevgilisiyle ne durumda olduğu ilgini çekiyor mu? Eğer izliyorsan, kendi hayatını yaşayamadığın için izliyorsun onları. Bırak bahane bulmayı. Harika eserler yaratan bir usta, amacı doğrultusunda odaklanan üretken bir kişi bu konularla ilgilenir mi? Çevreyi, hayvanları kurtarmaya çalışan bir gönüllü bilmem kimin kimle sevgilisini aldattığı gibi ilkel bir konuyla beynini meşgul eder mi?

KaynakNil Gün, 'Mutluluk Kitabı'
ihtiyarbilge
Bilgeliği aramak bilgeliktir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir


YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz