Yaşam sevinci daima umutla birlikte gezer. Umut dediğin şey, içindeki potansiyelin sana göz kırpışıdır. Umut denilen hazine, daima içinde ama bazen özünle bağlantıyı koparırsın ve umudun sesini işitemezsin. Böyle anlarda kendine kötü davranırsın. Enerjin düşer ve mutsuzluk yaşarsın. İşte bu anlarda geçmişinde yaşadığın başarıları, aldığın riskleri, heyecan ve haz duyduğun anları düşün. Kötü ruh halinden çıkmak bir düşünce kadar yakın. Mutsuzluğu da mutluluğu da yaratacak güç içinde. Bazen minik bir bulut bile güneşi gölgeleyebilir. Ama bulut daima geçicidir. Bu da geçer. “Bu da geçer” de kendine. Bugüne dek ne güçlüklerle karşılaştın. Ama hepsini aştın değil mi? Şimdi buradasın. Her insanın karanlık anları vardır. Yaşam sevincine sahip insanın bile. Yalnız değilsin.
Düşünce neye odaklanırsa onu üretir. Düşünce değişince ona bağlı duygular da değişir.
Kendini mutsuz hissettiğin anlarda kendine mutsuzluk izni verecek kadar rahat ol. Mutluluğun değerini anlayabilmek için bazen böyle anlara ihtiyaç duyabilirsin. Bu izin bazen birkaç saat, bazen daha uzun olabilir. Ama üç günü asla geçirme. Baştan tayin ettiğin zaman dilimi içinde kendine hüzün izni ver. Çoğu kez, hüzün zamanı dolmadan mutsuz duygulardan sıyrıldığını hissedeceksin. En önemlisi böyle anlarda sevdiklerinin sana yardım etmelerine izin ver. Yalnız bir ada değilsin.
“Ben asla kimseden yardım istemem” demek kibrin ta kendisidir.