Reenkarnasyon Var Mı?

0
831

Son yıllarda en çok sömürülen konulardan biri de ruh göçü, yeniden bedenlenmedir. Bazı kişiler sanki bu yaşamdaki sorunlarının veya yaşadıklarının önceki hayatlarından taşıdıklarından dolayı geldiğine inanmaktadırlar. Gerçekten reenkarnasyon var mı? Aslında çok özel bazı durumlar dışında yeniden bedenlenme yoktur. Maalesef bu konu çeşitli şekillerde, ruhsal çalışmalar yapan kişi veya kuruluşlarca iyi niyetle veya bilmeden de olsa çok suiistimal edilmiştir. Bu nasıl bir reenkarnasyondur ki herkes hep kraliçe, asilzade, kral, raca, padişah, firavun? Şimdiye kadar hiç zavallı veya alt sosyoekonomik gruptan kimsenin bu zamanda bedenlendiğini duymadım.

Çoğu kişinin yeniden bedenlenme sandıkları olayın aslı şu şekildedir: Atalarımızın yaşadığı her deneyim (savaşlar, iklim, toprak özellikleri, cinsellik, hastalıklar, beslenme alışkanlıkları, inançları, göçleri, duygusal özellikleri) ve pek çok özellik çok ince ve ileri bir teknolojiyle DNA’larına işlenmekte ve hafıza arşiv bilgileri olarak kaydedilmektedir. Atalarımızın yaşadığı her türlü deneyimin hafıza kayıtları da DNA’lar aracılığıyla erkek ve dişinin kayıtlarından harmanlanarak bizim DNA’mızı oluşturmaktadır. Bizi en çok ilk 1. kuşak yani anne ve babamız ile son 7 kuşak etkiler. Yedinci kuşaktan sonrasının hafıza kayıtları ise daha özel durumlarda etkinlik kazanır. Biz uygun bir uyaranla karşılaştığımız zaman daha önce ebeveynlerin yaşadığı uyur durumdaki hafıza kayıtları etkinlik kazanır, aktive olur ve biz bu olayı yaşadık veya o yerde bulunduk veya daha önce sanki oradaydık gibi hislere kapılırız. Aslında biz o esnada, önceden atalarımızın yaşayıp DNA’larına kaydedilip bize aktarılan ama henüz açılmamış, uyuyan devreyi, eski tanıdık uyaranla uyarılınca oluşan durumu, daha önce yaşadık sanıyoruz.

Halbuki bu deneyim önceden atalarımız tarafından yaşanılıp bize aktarılan genetik bir mirastır. Örneğin, yabancı bir ülkeye gidiyorsunuz ve size tanımadığınız bir meyve ikram ediyorlar, dedenizin dedesinin dedesi de o ülkeden göç etmiş ve o meyveyi yiyen bir kişiymiş. Siz o meyveyi daha önce hiç yemediniz ama dedeniz yedi ve DNA’larınızda bu meyvenin tanımlayıcı bilgileri mevcut. Siz o meyveyi örneğin 30 yaşında ilk kez yiyince eski uyuyan kayıtlar yüzeye çıkıyor ve siz sanki o meyveyi geçmiş yaşamdan bildiğinizi sanıyorsunuz. Bir başka örnek de şöyle: Mısır’a gittiniz ve tarihi mekanları geziyorsunuz, orada daha önceden görmediğiniz bazı tapınakları veya mekanları gördünüz ve sanki oralarda önceden yaşadınız gibi bir hisse kapılıyorsunuz, bazı kokular ve havadaki yapı size tanıdık geliyor, doğru ama bu tanıdıklık sizin daha önce orada yaşamış olmanızdan değil, kuşaklar önce Mısır’da yaşamış ve sonra göç etmiş bir atanızdan kaynaklanmaktadır. O kokular, o atmosfere tanıdıklık yaşanmıştı ve size bu kayıtlar aktarıldı, ama siz başka bir iklimde ve o kokunun olmadığı bir ortamda yaşıyorsunuz, o geçmişe ait bilgileri aktive edecek bir uyarı yaşadığınız yerde yok, ama atanızın yaşadığı yere gezi veya başka amaçlı gittiğinizde o dürtüleri, o kokuyu, o havayı alınca işler değişiyor, eski alt kayıtlar uyarılıp yüzeye çıkıyor ve siz bunu daha önce biliyormuş, görmüş, yemiş gibi zannediyorsunuz. Aynı şekilde eskiden yaşanmış bir mutlu ilişkinin kaydı sizin benzer, yeni tanıdığınız bir insanı sevmenize hatta aşık olmanıza bile neden olabilir. Herhangi bir atanızın boğulması sizde su ve yüzme korkusuna, yılan tarafından sokulması yılandan korkmaya, yanması ateşten ürkmeye yol açabilir. Veya atalarımızın eski düşmanlıkları bazı insan tipinden hoşlanmamamıza yol açabilir. Örnekleri çoğaltmak mümkün, ama sanıyorum ne demek istediğimi anladınız.

Maalesef günümüzde manevi çalışmalar yapan pek çok kişi reenkarnasyon inanışını bilerek veya bilmeyerek, belki de iyi niyetle, yanlış bir şekilde kullanmaktadır. Bu ise pek çok kişiyi yanlış bir davranışa sürüklemektedir. Bu yaşamınızda her an öylesine değerlidir ki bir şansımız daha yok. Asla ama asla bir anınızı bile ziyan etmeyin, çünkü bu yaşantının tekrarı yok. Siz sadece kendi yolunuza devam edin ve evrim yolunda eldeki olanaklarınızla doğru bir şekilde yaşamaya gayret edin ve ölüm dediğimiz boyut değiştirme sonrasına kendinizi hazırlayın. Fırsat bu fırsat ve şimdi, tekrarı yok; sakın, “Bu sefer olmadı artık napalım bir dahaki sefere” diye bir gaflete düşmeyin.

KaynakDr. Ender Saraç, 'Ruhsal Gelişim'
Şifacı
Şifa, Doğa'dan gelir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir


YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz