Aşk, sevginin başlangıç hali midir?
Aşk, sevgiye dönüşebilir mi?
Aşk olmadan sevgi olabilir mi?
Aşk nasıl doğar, nasıl gelişir, nasıl ölür?
Aşk, sadece olağanüstü bir haz yolculuğu değil, derin bir kendini keşfetme yolculuğudur.
Aşka, tüm beklentilerimizin, tüm hayallerimizin arzu nesnesi olan sevgili tarafından karşılanacağı, açlığını çektiğimiz sevgiyi ve mutluluğu aşık olduğumuz kişinin bize altın tepside sunacağı gibi çocukça hayallerle yaklaşırsak aşkın gözü kör olur. Aşk yolculuğu bir süre sonra kendini tüketme yolculuğuna dönüşür.
Her insan sevmek ve sevilmek ister. Her insan rüyalarının gerçekleşmesini ister. Ama sadece istemek yeterli olsaydı, her insanın doyumlu bir sevgi birlikteliği içinde olması gerekirdi.
Sevgi, sevdiğimiz insan aracılığıyla içimizdeki sevgiye uzanan içsel bir yolculuktur.
Sevdiğimizi söylediğimiz insanı amaç haline getirdiğimizde ise haz yolculuğu sona erer, kaybetme korkusunun acı yolculuğu başlar… ve aşk tutkuya, nefrete hatta intikama dönüşür. Çünkü kaybetme korkusu daima kaybetmeye davetiye çıkarır.
Aşk, çocukça bir illüzyondur.
Sevgi, karşılıklı kendimizi keşfetmenin, içimizdeki potansiyeli ortaya çıkarmanın ve paylaşılan yaşamı anlamlı kılmanın, kendini gerçekleştirmenin harikulade yolculuğudur.
Sadece sevmeyi ve sevilmeyi düşlemek ve istemek yeterli değildir. Ne mi yeterlidir?
Siz sevgisiniz.
Sevgi olduğunuzu yeniden hatırlamak, kendiniz olmanın ta kendisidir.
Sevginin, sevilen kişi aracılığıyla size hatırlatmak isteği de budur.
onun bize ne kadar dogru oldugunu ogretmektir ask yani acilimi biri severken onu kaybetmek istememektir ask sevgi ise birini deliler gibi sevmek vaz gecememektir ondan vazgecememek tir