İnsanlık kadar eski olan Ayurveda sağlık bilimi, insan hayatıyla alakalı temel beş unsur ile yakından ilgilidir: toprak, su, ateş, hava ve uzay. Ayurveda maddenin sürekli bir akışkanlık ve devinim içinde olduğunu, kozmik varoluş-yokoluş sürecinin hayatın sürekli ve değişmez bir özelliği olduğunu kabul eder.
Ayurveda yaşamı belirleyen beş unsuru etki altında tutan değişik güçlerin denge içinde olmasını sağlamaya dönük bir anlayışı savunur. Bu denge arayışı, sonsuz değişim anlayışından feyz alan bir anlayış çerçevesinde içsel uyumu sağlamaya dönüktür. Ayurveda’ya göre, insan dört öğeden oluşur: beden, algılama, zihin ve ruh. Her mertebe bir sonrakini bir çekirdek gibi içerir, besler ve geliştirir. Bunu anlayan ve kabul eden birey, ilahi düzeni devam ettirerek mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürebilir.
Ayurveda’nın ulaşmak istediği hedeflerden biri, yaşam gücünün hareket edeceği kanalları açık tutmaktır. Bir uzmanın söylediği gibi bu “Pranaların organizmanın tüm bölümlerinde aktığı, etkilediği ve etkilendiği bir enerji sistemidir. Bizler her şeyin birbiriyle ilintili olduğunu ve insan bedeninin evrenin bir küçük modeli olduğuna inanırız.”
Ayurveda, temelde insanı doğum (genetik) ile belirlenen üç gücün (üç insan tabiatının) yönlendirdiği bir yaradılış olarak kabul eder. Bu bağlamda, insanlar bu üç tabiatın birbiriyle etkileşimi sonucu alt kategoriler oluşturabilirler. Ayurveda uzmanı, yetenekleri ve bilgisi çerçevesinde bir insanı tedavi etmeye çalışırken veya hastalığına tanı koyarken hastanın nabzını, dilini, derisini, tükürüğünü, kokusunu, rengini ve diğer fiziksel özelliklerini inceler, onun ne tür bir bedene sahip olduğunu anlamaya çalışarak sistemdeki akışın neler tarafından bloke edildiğini tespit edip ona göre hareket eder.
Uzman, bu incelemelerden elde ettiği verileri kişinin yaşı, mevsimin durumu, zihinsel durumu ve beslenme alışkanlıkları ile karşılaştırarak bir sonuca varır. Ayurveda’nın gurularından Charaka’ya bir öğrencisi tedavinin beslenmeyle ilgisinin yarı yarıya mı olduğunu sorduğunda o: “Hayır, Ayurveda’nın neredeyse tamamı beslenmedir” demiştir. Tedavi sırasında ciddi bir diyet ve beslenme sistemini takip etmek esastır. Yiyeceklerin hangi sırayla alınması gerektiği bile tedavi için büyük önem taşır.